Sayfalar

18 Mart 2012 Pazar

Adamlık Nedir Diye Sorsalar...

Adamlık nedir diye sorsalar ya da bugüne kadar yaptığın adamlık neydi diye sorsalar verebilecek bir cevabım var sanırım. Geçenlerde başıma gelen bir olayı aktarayım sizlere...

Çok büyük kavgalarla ayrıldığım eski sevgilim  (Çok büyük kavgalar diyorum çünkü işin içine aileler falan girmişti, zor dizginlemiştim kendimi onun ailesinden birilerine zarar vermemek için) geçenlerde bir ortamda bitirme projesi ile ilgili bir problemi olduğunu söyledi. İşim gereği aynı ortamı paylaşıyoruz, daha doğrusu bir nebze de olsa onu koruyabilmek için o işe girdim desem daha doğru olur. Ben bilgisayarlarla uğraşırken o sıra patronumun yanına geldi, ve ona bitirme projesiyle ilgili bir sorunu olduğunu söyledi, patronum da bana yönlendirdi. Ben onu sallamaz tavırlardaydım çünkü öyle olmak zorundaydım, neden bilmiyorum. Hala ona karşı birşeyler hissettiğimi düşünmesin diye herhalde. Her neyse o benden rica etti, ben cevap bile vermedim. Ama içimden biraz daha ısrar etsin de ben de zoraki kabul etmiş gibi olayım diye geçirirken patronum söze girdi ve benden bitirme projesini kurtarmamı istedi. Ben de patronumu çok sevdiğimden kırmadım. Sağolsun patrondan öte bir abi gibi davranır bana. Sigarasını paylaşır, cebime harçlık koyar falan...

Her neyse onun bitirme projesiyle uğraşmaya başladım işimi gücümü bırakıp. Problemi çözmek için olayın tamamen nasıl olduğunu bilmem gerekiyordu ki tersine çevirip kurtarabileyim (İlerde mühendis olacağım bırakın da o kadar anlayalım işten :) ). Neyse ben projeyle uğraşırken eğer kurtaramazsan tüm suçlusu sensin gibilerinden birşeyler dedi bana. Sanki onca kavganın gürültünün hıncını benden çıkarmak istiyor gibiydi. Ben de ortamı yumuşatmak adına birşey olmaz kurtaramazsak yeniden çizersin bütün projeyi nolcak dedim. Biraz yumuşadı olmaz işte kurtarman lazım, kaç hafta bunun üzerinde çalıştım falan filan yalvarır gibi konuşmaya başladı. Az önce emirler yağdıran kız gitti yerine acınacak hale düşmüş birisi geldi bir anda. Herşeyi sineye çekmeye devam ettim ve projesini kurtardım. Projesini çalışırken gördüğünde sevinçten boğazıma atlayıp sarılmadığı kalmıştı ya neyse.

Sonucu merak edenler olabilir diye yazayım hediye olarak bir çikolata aldı getirdi o kadar istemiyorum dememe rağmen...

Her neyse bu da böyle bir anımdır. Arkamdan atılan tutulan o kadar lafa rağmen o kadar kavgaya rağmen benden yardım isteyen kişi düşmanım bile olsa seve seve yardım ederim...

Herhalde 'adam olmak' da bunun gibi birşeydir...

Son olarak: Sevgili Pikos şu sıralar bana yapmaya çalıştığın nispetler inan beni zerre kadar ilgilendirmiyor biliyor musun? Eğer amacın bir savaş başlatmaksa mağlubiyeti göze almış olman gerekir...

6 Mart 2012 Salı

Ah Be Zeynebim...

Ah be Zeynebim ah, senin yerini kimler almak istedi de açmadım gönlümü onlara...

Bir defasında senden bahsettim diye bana yazan kızın suratı bir anda cadıya dönüşmüştü, ahiret sorularına boğmuştu beni.

Başka bir defasında başka bir kız da "ismimi değiştirmem lazım" demişti. İsmini Zeynep yapsan kaç yazar ki ha kaç yazar? Benim Zeynebimin yerini tutabilir misin sen?

Ama şimdi sen yoksun :( Keşke yanımda olsan, benden binlerce kilometre uzaktasın ama yanımdasın işte...

Şu türküyü dinlemekten kulaklarım isyan eder oldu, beynimi hiç saymıyorum bile. En sonunda bu şarkıyı duyduğum yerde hoparlörleri kırmazsam iyidir...

Ah be Erkan Oğur, neden böyle bir türkü yaparsın da ciğerimi dağlarsın?



"Zeynebe gidemem yollar pek ırak" işte tam da burası bitiriyor ya beni. Bana çok uzak olman...